I Was, I Am, I Will Be
Türkçe Altyazı
Kürt jigolo Baran, Avrupa'da bir gelecek hayal ederken, Alman pilot Marion kanser teşhisini kabullenmek için mücadele ediyor. İkili, Türkiye'nin tatil beldesi Marmaris'te buluştuğunda, bir tür çifte haç yaparlar ve sahte bir evlilik yapmaya karar verirler. Umut verici bir başlangıçtan sonra, ortak bir gelecek ulaşabilecekleri gibi görünüyor. Ancak işler bu kadar basit olmadı.
Oyuncular:
Öncelikle bu filme herhangi 1 film gibi davranma yanlışında bulunmamak gerektiğini düşünüyorum, herhangi filmler nedir, alışa geldiğimiz Amerikan filmleri vs. favori listemde bulunan bir sürü filmler (hoş bir insanın 500 üzerinde favori listesi pek olmaz ya, ben onları kendim için "İyi Filmler Listesi" olarak bir araya topluyorum, ara sıra tekrar izlemek üzere). Bu tip filmleri bağımsız film kategorisine koyabiliriz sanırım, bu türler daha bir hayatın içinden, öyle yüksek bütçeli, vurdulu kırdılı, piyasa kaygısı olan filmlerden değil.
Ben yirmili yaşlarımdaki yaz sezonlarımın çoğunu bu yazlık yerlerde turizmde çalışarak geçirdim. Çok farklı işlerde çalıştım, barlarda, yatlarda, hotellerde ve turizm şirketlerinde.. Kazandıklarımı oralarda yedim içtim eğlendim, çünkü ilerideki yaşlarımda bir daha öyle fırsatlar gelmeyeceğini biliyordum. Bodrum çalışma ve eğlence üssümdü ama Marmaris ve diğer yerlerde sadece haftalık olarak gezdim, bu yaşıma dek de zaman zaman gidiyorum.. Filmdeki Baran karakterlerini o kadar çok gördüm ki, bu film bana hiç yabancı değil. Yabancıları da çok çok iyi tanıyorum, çoğu ülkeden kız arkadaşlarım oldu, ve evet iyi eğitimli Alman kadınlar bu filmdeki karaktere çok çok yakınlar, iyi eğitimli Hollandalılar da çok yakın. Marmaris'teki eğitimsiz Baran'dan daha düşük karakterlerin neler yaşadığını gördüm, hatta 2 kelime İngilizcesiyle "shoe shine" deyip bebek gibi İngiliz kadınları salya sümük öpen tipleri de. O bebek gibi kızlar kadınlar bunlara prim veriyorlardı, hayvan gibi fışkıran kılları, kavrulmuş tenleri, pejmürde, pasaklı halleri onlara çok cazip geliyordu belki de, kadın olmadan kadınları anlamak güçtür, bazen çip-çirkin bir erkekle de yatmak isteyebiliyorlar kendileri model gibi güzel olsalar da. Bazıları da bu yapışkanlıktan hoşlanıyorlar ya da bir süre sonra iradeleri kırılıyor, neden olmasın diyebiliyorlar.
Ben İngilizce konusunda iyi eğitim aldım ve orda kazandığım pratikler sayesinde ana dilim gibi seri konuşma ve anlamaya haizim. Elbette bu tipler gibi asla yapışmadım, karakterim icabı zaten yapamazdım, rock müzik dinlediğim için saçlarım uzundu ve kılık kıyafetime özen gösteriyordum, o dönemler için cazip 1 tip olduğumu söyleyebilirim, ilişkilerim güzel bakışlar, kesişmeler temeline dayanıyordu. Kış aylarında mektuplaşmalar, telefonlaşmalar devam ederdi. Aşık da oldum ve ben de evlenme raddesine geldim 1-2 kez ama ailemden uzaklara gitmek istemedim. Zaman zaman hepsini ayrı ayrı düşünürüm, facebooklarına vs. bakarım, değişmiş hallerine bakarım..
Çok uzatmama gerek yok ama filmi beğenmeyenlerin bu insanların dünyalarını tanıdığını pek düşünmüyorum. O yüzden pek zevk alamıyor olabilirler filmden.. Bence oldukça iyi 1 iş çıkarılmış, Alman aktriste hayran kaldım, rolünü süper oynamış. Oğulcan Arman da Baran rolünde çok başarılıydı. Filmin sonu biraz muamma gibi görünüyor olsa da;