Billy Elliot Türkçe Altyazı

Billyin çocukluk dönemi dans pistine kaçak gittiği her gün, acaba babası tarafından azarlanacak dövülecekmi korkusunu, Billy ile birlikte bende yaşadım. Dünya klasikleri arasında yerini alması gereken yapımların başında geliyor.

Tek kelime ile süper ötesi bir film.Gerçekten benim favorilerimden biri haline geldi.Ve üzerine gerçekten derin bir inceleme yazılır.Sadece içeriği değil aynı zamanda oyuncluluğu ve çekimleri de baya hoş izleyenleri sıkmadan izlettirecek bir filmdir kendileri.Teşekkürler.

AED merhaba ,

Film hakkındaki yapmış olduğun yorumdan dolayı teşekkür ederim. Sizin gibi bir film analist i olmak ve o kapıdan bakmak isterdim. Her zaman böyle yorumlarda bulun.

Yıllar önce özel bir kanalda izlemiştim.Biyografi filmlerini sevdiğim için dikkatimi çekmişti.İyi ki izlemişim.Kimseye kendini acındırmadan hayallerinin peşinden koşan güzel bir yüreğin öyküsü.İzlemeden geçmeyin derim.

“Dansedemediğim devrim devrim değildir” demişti feminist/anarşist Emma Goldman. Bu sözün anlamını bu filmi izleyince daha iyi anladım…
Thatcher dönemi İngiltere'sindeyiz. Demir Leydi maden işçilerinin haklarını vermeye yanaşmıyor. Sendika grev ve direniş kararı alıyor. Bu mücadele içinde bir madencimiz küçük oğlunu evlerinde bale yaparken görünce, maço kültürünün etkisiyle, biraz da eşcinsel olabilir korkusuyla ona karşı çıkıp onu erkek sporu dediği dövüş sporlarına yönlendiriyor.“The Hours”un da yönetmeni Stephan Daldry nin bu filminin soundrackını Elton John yapmış, o ne müzikaldir öyle. Çağdaş filmler arasında Hollywood cıvıklığı ve duygu sömürüsü olmadan, sadece yalın gerçeği anlattığı için, insanın kendi kendini sorgulayıp yeni kararlar aldıran, ve bale, opera gibi sanatlar hakkında görüşlerimizi tümden değiştiren ve hak mücadelesinde bizi emekçilerin saflarında yerimizi aldıran, cinsiyetimiz ve yaşımız ne olursa olsun, bizi tüm benliğimizle ağlatan bir film izleyeceğiz. Yalnız izleyenler kalkıp dans edebilir, çekinmeyin emin olun yapabilirsiniz. Bazı arkadaşlar benim de yaptığım gibi kendi ilk yüz listesine alacaklar filmi.. Ve soracağız yürüdüğümüz sokaklara; neden imkansızlıklar hep yetenekli yoksul aile çocukları içindir? Neden bir baba sadece oğlunun seçmelere gitme masraflarını karşılayabilmek için grevde oldukları halde arkadaşlarını satarak grev kırıcılığı yapmak zorundadır? Sanat sadece burjuvazi için midir, halk çocukları neden sanat yapamasınlar? Kocasının aldattığı, hayatta başarısız olmuş bir kadın bale hocasının, hırs yapıp bu çocuğun yeteneğini keşfedip elinden tutmasa idi, babası gibi düz maden işçisi olmayacak mıydı? O zaman anlıyoruz ki Emma Goldman, eğer bir insan istediğinde dans edemiyorsa o ülkede özgürlük, fırsat eşitliği hatta birey yoktur demek istiyor..Bu kez sokaklarda bile dans ederek yürüyen Billy için, o dev gibi yüreği ile dünyaya meydan okuyan babası için, hatta olmaz böyle mükemmel karakter dediğimiz anneanne için ağlıyoruz. Billy için en güzel haberi aldığımızda, bu kez de maden işçilerinin sermaye sınıfı karşısında yenildikleri için yüreğimiz ve gözlerimiz tekrar doluyor. Bazen ne kadar domuz olsak da insan olduğumuzu hissettiğimiz için ağlıyoruz. Ve son ağıdımızı da, Billy büyük bir balet olup havalara süzüldüğünde, ruhumuzun ona eşlik ederek onunla uçtuğunda yapıyoruz.